12 Ocak 2010 Salı

Batı Oyunları; Tipik Bir Hareket! - Özgü Aşkın

Posted in by Yönetici | Edit
Batı Oyunları; Tipik Bir Hareket!

Daha önceki sayılarda yazdığım yazı ve yaptığım araştırmalarda daha çok siyasetten uzak olarak geçmişe değinmiş ve gelecekte nasıl bir yol alacağımıza dair fikirler üretmeye çalışmıştım. (Bkz. ‘Türk Gençliği Nereye Gidiyor’ ‘M. Kemal Atatürk Araştırmaları’) Fakat bu sayımızda birazda siyaset ve batıdan icazet almaya alışık siyasi adamlarımızdan bahsetme gereği duyuyorum. Aslında bu gereği duymamın nedeni içimden geldiği için değil, 1938’den beri Türkiye’nin Türkiye’den yönetilmediğini bildiğim içindir. Eğer ki 1938’den bu yana Türkiye Türkiye’den yönetilseydi; daha 1921 yılında ‘işçi haklarını’ savunmak adına yasa çıkartan bir meclisten bu günlere gelmezdik. Eğer ki Türkiye Türkiye’den yönetilseydi toplu iğne üretemeyen sanayimizi küçük bir dev yapan, ekonomi açığı olmayan ilk hükümetlerden, dışarıdan aldığı borcun faizini ödemek için borç alan hükümetlere sahip olmazdık. Bu yüzden bizi yönetenleri iyi tanımak, oy atacağımız insanları iyi tahlil etmek gerekmektedir.
Geçmişinde tek bir hayırlı işi olmayanları, bu milletin değerine uzak, maneviyatına saygısız olanları iktidara getirdiğimizden dolayı Cumhuriyetimizin 87. Yılında OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en bozuk olan 3. Ülkeyiz, ekonomisi yolsuzluktan dolayı batan ülkeler sıralamasında 3. Dünya ülkeleri ile ilk sıraları paylaşıyoruz. Halkımız bunu hak ediyor mu?
Hele bugünlerde halkımız tek göz oda evi zor bulurken ve hatta bulduğu bu evi kış aylarında ısıtamazken; ekonomimizi zedeleyen, evlatlarımızı şehit eden ve milletimizin arasına nifak tohumları eken bir bebek katilinin odasının tartışmasını yapıyoruz ve mevcut hükümet ‘ülke karışmasın’ diye ikna turlarına çıkıp bu odanın fotoğraflarını medyaya servis ediyor. Hatırlatmak gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi ve manevi her türlü değerine karşı çıkan, onu yok etme yolunda adımlar atan ‘kurumların’ meşruluğu ortadan kalkar. Buna her kurum ve kuruluş dâhildir.
Her iktidarda olduğu gibi artık mevcut iktidarda yıpranmıştır, halk en yakın seçimde ‘tek başına iktidar’ olma şerefini bu partiye vermeyecektir. Fakat oylar kime gidecektir? Tartışmamız gereken konu budur. Cumhuriyetimizin 100. Yılı yaklaşırken ortaya konulan hedef ‘AB’ olmamalıdır. Bakınız bir bakanımız 100. Yıl hedefi olarak bu millete ‘AB’ gibi faşist bir örgütlenmeyi hedef gösteriyor. Bu akıl kârı mıdır? Şuan Çankaya’da bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün meclis kürsüsünde yaptığı bir konuşmada dediği gibi; Türkiye’nin AB’ye giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Avrupa’nın önüne gelen bütün politikacıları bunu söylemektedir. Avrupalı filozofların hepsi bunu söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. (Bkz. 08.03.1995 meclis kayıtları) -Gerçi Sayın Abdullah Gül 2002 yılında oturduğu Başbakanlık koltuğundan bugüne farklı söylemlerde bulunmuştur.- Dediğimiz gibi mevcut iktidar partisi zayıflamaktadır ve önümüzdeki seçim artık koltuğunu başka bir parti veya partilere devredecektir. Seçime 20 ay kala yeni yeni partiler ortaya çıkmaktadır. Ama değişen tek bir nokta yoktur. Yeni kurulan partilerin hedefleri yine BATI’dır, örnek aldıkları kişiler yine bu ülkeyi sefilliğe iten Başbakanlardır, Cumhurbaşkanlarıdır…

Bakarsınız batılı düşünce kuruluşlarının çevre ülkelerde gerçekleştirdikleri ve gerçekleştirmeye çalıştıkları renkli renkli devrimlerin bir yenisini de bu topraklarda görebiliriz. Sarı devrim yaşarız ne dersiniz?
Benim ve tüm vatanseverlerin cevabı bellidir. Şimdi söz sırası sizde!


Özgü AŞKIN
askinozgu@gmail.com

0 Comments


Leave a Comment